16 Aralık 2014 Salı

2014-2015 FİNAL NOTLARI EDEBİYAT

FİNAL NOTLARI

"DİL VE KÜLTÜR"

1 ) Kültür ve dil ;Kültürü Genel olarak bir milletin sahip olduğu değerlerin tümü diye değerlendirmek mümkündür.
Bir milleti diğer milletlerden ayıran soyut ve somut değerlerdir.Bir millet kendi kültürünü koruduğu ve ona sahip çıktığı müddetçe ayakta kalır.Dil kültürü yönlendirdiği gibi kültürün de dilin gelişiminde  ve değişimide etkisi vardır.
2) Dünya Dilleri; 
  1. Tek heceli Diller ; Bu gruptaki diller çekimlenmezler ve kelimeler  tek heceden oluşur.Cümle içinde kelimelerin yer değiştirmesi ve yan yana gelmesiyle değişik anlamlar elde edilir.Çince,tibetçe ve bazı afrika ve endonezya dilleri bu dillere örnektir.
  2. Bükümlü Diller ;Bu dillerde büküm yada çekim sırasında kök ünlüsünün değişmesi yada bükülmesiyle kelime türetilir.Sami dilleri bükümlü dillerin örneğidir.Arapça en tirip örnektir.
  3. Eklemeli Diller ;Kelime kökünün başına ve sonuna ekler getirilmesi sonucu çeşitli anlam ve görevlerin elde edildiği diller eklemeli dillerdir.Eklemeli diller grubu içinde en güzel örnek Türkçedir.Moğolca,mançuca,macarca,tunguzca ve fince de eklemeli dillerdendir
DİPNOT ; Türkiye Türkçesi, dünya dilleri sınıflandırmasında Ural Altay Dil Ailesi'nin Altay dilleri kolunda bulunur.

"TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ"

Türk dili,dünyanın yaşayan en eski dillerinden biridir.Milattan sonra 8.yy da edebi değerde sayılan köktürk bengü taşları Türk dilinin bilinen en eski yazılı metnidir.20.yy Türkçenin yaşı konusunda yapılan çalışmalar,dünyanın en eski yazılı metni olarak bilinen sümerce ile ilişki içinde olduğunu göstermektedir.168 Türkçe kelime sümerceye geçmiş olduğu osman nedim tuna tarafından kanıtlanmıştır.
Türk dili,günümüzde 220 milyon konuşuruyla Altay Dilleri içinde en fazla konuşura sahiptir.Dünya dilleri arasında beşinci dildir.Türkçenin cümle yapısı özne+nesne+yüklem .


KUTADGU BİLİG
Mutluluk veren bilgi demektir.1069 yılında balasagunda  Yusuf Has Hacip tarafından yazılan eser 6645 beyitten oluşmaktadır.Mesnevi tarzında aruz ölçüsüyle yazılan kutadgu biliq,İslami kültür çerçevesinde gelişen ilk eserdir.Toplam 3 nüshası mevcuttur.ikisi Arap alfabesiyle biri uygur alfabesiyle yazılmıştır.Manzum olarak yazılmıştır.
Kahramanları;
Kün togdı(hükümdar) ;Adalet
Ay toldı(vezir);Kut,mutluluk
Odgurmış(ögdilmiş'in akrabası);akıl
ögdilmiş(vezirin oğlu);akıbet ahiret
Konusu ;Eserde hükümdarın halkına nasıl davranması gerektiği halk ve hükümdar arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği ,birey ve toplumun bir arada nasıl mutlu olacakları gibi konular ele alınmaktadır.

DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK
Divanü lügati't Türk ,Türk lehçelerinin divanı anlamına gelmektedir.Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072-1077 yılları arasında yazılmış olan eser Türkçenin İlk sözlüğüdür.Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazıldığı için Arapça-Türkçe olarak hazırlanan  eserde Türkçe kelimeler Arapça açıklanmıştır.Ansiklopedil bir sözlük değerindedir.Zamanın Türk boylarının lehçe farklılıklarını.gramer  özelliklerini eserinde yer vermiştir..

ATABETÜ'L HAKAYIK
 Eser hakikatlerin eşiği anlamına gelir.Yüknekli Edip Ahmet tarafından yazılmış olan eser 12.yy'da yazıldığı tahmin edilmektedir.Dini ve ahlaki eser olup didaktiktir..Mesnevi biçiminde yazılmış manzum kitaptır.40 beyit 101 dörtlükten oluşur.

DİVAN-I HİKMEK
12.yy'da yaşamış olan Hoca Ahmet Yesevî Türk islam kültürü içinde yetişen mutasavvıf bir şairdir..Dörtlüklerle söylediği şiirlere hikmet denilmektedir.Sözlü olarak bilinen bu şiirler kendisinden sonra kitaplaştığı için Karahanlı Türkçesi özellerini barındırmaz.

"BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU"

Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de kalın, ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ayak, boyunduruk, burun, dalga, dudak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük vb.
Büyük ünlü uyumuna aykırı olan Türkçe kelimeler de var­dır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman vb.
Alıntı kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, otomatik, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret vb.
Bitişik yazılan birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli vb.
"KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU"
Bir kelimede düz ünlüden sonra düz (a, e, ı, i), yuvarlak ünlüden sonra yuvarlak dar (u, ü) veya düz geniş (a, e) ünlüler bulunur: anlaşmalı, bilek, çilek, ısırmak, ılıklaşmak, kayıkçı, seslenmek, yeşil; boyunduruk, börekçi, çocuk, güreşmek, ocakçı, odun, özlemek, sürmek, vurmak, yoklamak, yorgunluk, yumurta, yüreksiz vb.
Küçük ünlü uyumuna aykırı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavurmak, kavuşmak, savurmak, yağmur vb.

"TÜRKÇE'NİN SES ÖZELLİKLERİ"
1. Türkçe sözcüklerde ilk heceden sonraki hecelerde "o" ve "ö" ünlüleri bulunmaz: Doktor, horoz, motor, balon, maydanoz, koro, sigorta, kozmopolit gibi sözcükler öz Türkçe değildir.
2. Türkçe sözcüklerde "f, h, j" sesleri yoktur. Ancak yansıma sözcükleri bu kuralın dışındadır.
  1. F = Fiil, fayda, faal, fakir, fasıl, misafir, insaf, saf, final gibi. 
  2. H = Hafta, haber, hüküm, hasır, hisar gibi. 
  3. J = Jandarma, jilet, jokey, baraj gibi. Öte yandan j'li sözcükleri dil kendine benzetir: candarma, cokey, baraş gibi.
  • Öte yandan Türkçede f ve h harfleri yalnızca ünlemlerde ve ses taklidine dayanan sözcüklerde görülür: fıkırdamak, fısıltı, fısır fısır, fokurdamak, hırıltı, hışır hışır, hışırtı, of, oh Öz Türkçedir. Bazı Türkçe sözcüklerdeki f'ler de aslında v'dir: övke-öfke, yuvka-yufka, uvak-ufak gibi.
3. Türkçe sözcüklerin başında c, ğ, l, m, n, r, v, z sesleri yansıma dışında bulunmaz: Cahil, can, cebir, lamba, lazım, leğen, mavi, nane, rapor, renk, rezil, rosto, ruh, vakum, vasıf, vazo, vezin, vize, zil. Bu sözcüklerden bazılarını dil kendine uydurmaya çalışır: ilazım, ileğen, ilimon, İramazan, irezil gibi.
Yansıma olan durumlar: melemek, mırıltı, mışıl mışıl, mışmak, miyav, ninni, vınlamak, vızır vızır gibi sözcükler Öz Türkçedir.
4. Türkçede sözcük sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz: hesab, kitab, tac gibi sözcükler yabancı kökenlidir. Dil, bunları kendine uydurur: hesap, kitap, taç gibi.
5. Türkçe sözcüklerde sona gelen ç, k, p, t ünsüzleri iki ünlü arasında kalınca yumuşarlar: çocuk-çocuğu, dolap-dolabı, genç-genci, sevinç-sevinci, tat-tadı, yurt-yurdu. Ancak tek heceli sözcükler yumuşamaz: aç-açık, ek-eki, iç-içim, ip-ipi, süt-sütü, top-topu gibi. Bunun dışında çok heceli yumuşamayan sözcük varsa büyük olasılıkla o Türkçe değildir: kaset-kasedi, sepet-sepeti [dil kendine uyumlandırmış].
6. Türkçe sözcüklerde bir hecede iki ünlü yan yana gelmez: aile, arkeolog, fuar, kaos, kuaför, matbaa, realizm, saat, ziraat gibi sözcükler dışardan gelmişlerdir.
7. Türkçe sözcüklerde başta birden fazla ünsüz bulunmaz: Fransa, kral, kraliçe, kravat, kreş, gram, granit, plan, slav, spor. Bazı sözcükleri dil kendine uydurmaya çalışır: İskandinav, İslav, İspanya, ispor gibi.
8. Türkçede sözcük köklerinde çift ünsüz bulunmaz: bakkal, hakkı, hisse, kıssa, millet, şeffaf, şiddet, zimmet gibi.
9. Türkçe sözcüklerde ikiz ünsüzlere ancak eklerin birleştiği yerlerde rastlanır: bıkkın, sessiz, yolluk, yuttum gibi.
10. Türkçe sözcük sonlarında belli çift ünsüzler bulunur:
    • lç, lk, lp, lt = ölç, kalk, kısalt
    • nç, nk, nt = sevinç, dinç, denk, ant
    • rç, rk, rp, rs, rt = Türk, sürç, sark, sarp, pars, ört,
    • st, şt = üst, hoşt gibi.
    "DEDE KORKUT HİKAYESİ ÖZELLİKLERİ"

    • -Yazarı belli olmayan, Oğuz Türklerinin düşmanları ve kendi aralarındaki mücadelelerini anlatan destansı hikâyelerdir.
    • -Kitabın tam adı “Kıtab-ı Dedem Korkut Ala Taife-i Oğuzhan” dır.
    • -Eser 12 hikâyeden ve bir ön sözden oluşmaktadır. İkisi Oğuz Türklerinin kendi iç mücadelesini, İkisi olağan üstü varlıkları, sekizi de Kuzeydeki ve batıdaki Hıristiyanlarla olan mücadeleleri anlatır.
    • -Aile ve ahlak kavramları hikâye’nin önemli özelliklerindendir.
    • -Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk ürünüdür.
    • -Dede korkut hikâyelerin de ortak kahraman Bilge bir kişidir.
    • -Göçebe hayattan yerleşik hayata, Destandan Halk hikâyeciliğine ve İslamiyet Öncesinden Müslümanlığa Geçiş gösteren, Geçiş Hikâyeleri olarak da bilinir.
"SES NEDİR"

İnsan sesinin oluşması için önce akciğerlerden gelen hava soluk borusuna dolar ve buradan dışarı çıkar.Soluk borusunun üst bölümünde yer alan gırtlakta ses telleri bulunur.Ses telleri akciğerlerden gelen havayla titreşir ve sesimizin çıkmasını sağlar.Akıcı konuşmak hızlı konuşmak değildir.Tekdüzelikten sıyrılan dinleyicide dikkat dağınıklığına neden olmayan  ve dinleyicinin  dikkatini taze tutmayı amaçlayan konuşma ,güzel bir konuşmanın en temel özelliğidir..

"DİLİN ÖNEMİ"

“Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç şüphesiz dilini gözden geçirmek olurdu.Çünkü, dil kusurlu ise kelimeler düşünceyi iyi ifade edemez.Düşünce iyi ifade edilemezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görev ve hizmetin gerektiği şekilde yapılamadığı yerlerde âdet, kural ve kültür bozulur. Âdet, kural ve kültür bozulursa, adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez.İşte, bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”
KONFÜÇYÜS

“Ülkesini ve yüksek istiklâlini  korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
 “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir.Çünkü, Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyinin dili sayesinde muhafaza  olunduğunu görüyor.
 “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”
M.KEMAL ATATÜRK 


TÜRKÇENİN ÖLÜMSÜZ ESERLERİ
Eski Türkçe Dönemi

Türkçenin belgelerle takip edilen ilk dönemi olup 13. yüzyıla kadar olan zamanı içine alır. Türkçenin bütün dönemleri hesaba katıldığında hem ses ve biçim bilgisi hem de söz varlığı bakımından en saf ve duru dönemidir. Dilin gramer özelliklerini, tarihî gelişimini tespit için düzenli ve bol metinlerin olduğu bu dönemde bütün Türkler, Türkçenin bu ilk yazı dilini kullanmışlardır. Eski Türkçe dönemine ait metinler; Köktürk, Uygur ve Karahanlı metinleri olarak üç grupta toplanır:
a) Köktürk metinleri
Köktürklerin kendi icadı olan Köktürk alfabesiyle taşlar (bengü taşlar*) üzerine yazılan metinlerdir. Bir kısmı çeşitli albüm ve dergilerde tanıtılan, bir kısmı ise henüz yayınlanmamış irili ufaklı bu metinlerin sayısı 250’den fazladır. Bengü taşların en meşhurları Kül Tigin, Bilge Kağan, Tonyukuk adına diktirilen ve Köktürk Yazıtları (Orhun Abideleri) adıyla bilinenlerdir. Metin itibariyle daha uzun ve kapsamlı olan bu yazıtlar dışında Köktürk çağına ait diğer bengü taşlar şunlardır: Çoyrın, Hoytu Tamir, Nalayha, Talas, Hangiday, İhe-Nûr, Köl İç Çor (İhe-Huşotu), İşbara Tamgan Tarkan (Ongin), Altun Tamgan Tarkan (İhe-Aşete), Mahan Kağan (Bugut).
Bunlardan “Çoyrın bengü taşının 687-692 yılları arasında dikildiği tahmin edilmektedir. Eğer bu tahmin doğruysa, altı satırlık bu taş, Türkçe yazılmış olan ve Köktürk harflerinin kullanılmış bulunduğu ilk metin olmaktadır.”[1] Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar dikkatlerin yeni bir malzeme üzerinde toplanmasına sebep olmuştur: Kazakistan’da Esik kurganından çıkan bakır tas üzerindeki Köktürk işaretli kısa yazının okunuşu doğrulanırsa Türk yazı dilinin belgeleri Çoyrın bengü taşından 1200 yıl kadar daha önceye gidecek demektir.
İleri bir tarihte belki yeni malzemeler ortaya çıkabilir. Ancak bugün itibariyle bu döneme ait en önemli belgeler hiç şüphesiz Köktürk Yazıtlarıdır. Bu yazıtların bulunması ve yazısının 1893’te Danimarkalı V. Thomsen tarafından çözülerek okunması, Türk dili araştırmaları için dönüm noktasıdır.
b) Uygur metinleri
Köktürk devleti yıkıldıktan sonra tarih sahnesinde Uygurları görürüz. Yeni bir din arayışıyla Budizm’i benimseyen Uygurlar, Uygur yazısı ve Mani, Brahmi yazılarıyla taş ve kâğıt üzerine yazılmış çeşitli metinlerle kütük basması eserler bırakmışlardır. Doğu Türkistan’daki kazılarda ortaya çıkarılan yüzlerce sandık eserin çoğu, dinî nitelikli olmakla beraber aralarında tıp, falcılık, astronomi ve şiirle ilgili olanlar da vardır. En önemlileri şunlardır;
Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın): Çinceden çevrilen Sekiz Yükmek’te Burkancılığa ait dinî-ahlâkî inanışlar ve bazı pratik bilgiler vardır. Uygurlar arasında çok yayılan bu eser; kısa cümleleriyle, içten anlatımı ve zengin söz varlığıyla dikkati çeker.
Altun Yaruk (Altın Işık): Sıngku Seli Tutung tarafından Çinceden Uygurcaya çevrilen en hacimli sudurdur.* Burkancılığın temellerini, felsefesini ve Buda’nın menkıbelerini içerir. Bunlardan en meşhurları Şehzade ile Aç Pars Hikâyesi (Açlıktan ölmek üzere olan parsı kurtarmak için kendini feda eden şehzadenin hikâyesi), Dantipali Beğ hikâyesi (Maiyetindeki geyikleri kurtarmak için kendini feda eden geyikler beğini Dantipali Beğ öldürür ve korkunç alevler de Dantipali Beğ’i yutar.) ve Çaştani Beğ hikâyesi (Ülkesindeki insanlara hastalık ve bela getiren şeytanlarla Çaştani Beğ’in mücadelesi)dir.
Irk Bitig (Fal Kitabı): Köktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. Her biri ayrı fal olarak yazılan 65 paragraftan oluşur. Çeşitli inanışlar ve masal unsurlarının bulunduğu kitapta günlük dile ait pek çok kelime de vardır.
Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade): Burkancılığa ait bir menkıbenin hikâyesidir: İyi düşünceli şehzadenin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerini engellemek için bir mücevheri elde etmek üzere yaptığı maceralı yolculuk anlatılır.

c) Karahanlı metinleri

Eski Türkçenin Karahanlı dönemine ait başlıca eserleri şunlardır:
• Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi): Yusuf Has Hâcib, 1069-1070 yılında 6645 beyit olarak yazdığı bu eserinde devlet, adalet, insan ve aklı temsil eden dört sembolik kişiyi birbirleriyle konuşturarak insanlara iki cihanda mesut olmanın yolunu göstermiştir. Siyasetname
Dîvânü Lûgati’t-Türk: Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türk dilinin üstünlüğünü göstermek amacıyla Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072’de yazılmaya başlanan ve 1077 yılında halife Ebü’l Kasım Abdullah’a sunulan bu eser, ansiklopedik bir Türk dili sözlüğüdür. Kaşgarlı Mahmud, Türkçeden Arapçaya sözlük tertibinde hazırladığı eserinde madde başı kelimeleri açıklarken kendi derlediği deyimlerden, savlardan (atasözleri), koşuklardan (koşmalar) örnekler de vermiştir. Aynı zamanda, halk edebiyatının ilk ürünleri de ilk defa böyle bir eserde derlenmiştir. Türk toplum hayatından örneklerin de bulunduğu Dîvânü Lûgati’t-Türk, 11. yüzyıl Orta Asya Türk dünyasının en sağlam dil mirası olmasının yanında Türk kültürü ve medeniyetinin eşsiz kaynaklarından biridir.
Atabetü’l-Hakayık (Gerçeklerin Eşiği): Dinî ve tasavvufî konuların anlatıldığı bu eserin Edib Ahmet tarafından 12. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilmektedir. Kitapta; bilginin yararı, cahilliğin zararı, dili tutmanın önemi, cimriliğin kötülüğü, cömertliğin iyiliği, alçak gönüllüğünün güzelliği, kibrin kötülüğü gibi konular işlenmiştir. Eser bu bakımdan öğretici bir özelliğe sahiptir.
Divân-ı Hikmet: Hoca Ahmet Yesevî’nin şiirlerine hikmet, bu şiirlerin toplandığı defterlere Divân-ı Hikmet denmektedir. Bu eserdeki şiirlerin hepsi, Hoca Ahmet Yesevî’ye ait değildir. Kitapta, öğretici yönü ağır basan manzumeler vardır. Hoca Ahmet Yesevî, Türklerin İslâmı daha iyi tanımalarına hizmet etmiş, yaşadığı dönemde birleştirci bir rol üstlenmiş, Hacı Bektâşı Velilerin Yunus Emrelerin, Mahdum Kuluların yetişmesine vesile olmuştur.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SEYAHATNAME ;XVI .yy 'da yaşamış olan büyük Türk gezgini Evliya Çelebi'nin eseridir.50 yıl süren gezilerinde tuttuğu  notlarla meydana gelmiş 6.000 sayfalık 10 ciltlik büyük bir eserdir.


1) MUKADDİMETÜ'L EDEB 


12.yy'da din adamı,hukukçu  ve dilci mahmud  zemahşeri (1074-1134) tarafından yazılmıştır.Eser harzemşahlardan sultan adsız'a ithaf  edilmiştir."terbiyenin başlangıcı"anlamına gelen eser,arap ,iran,Türk ve moğol dilleri sözlüğüdür.kaşgarlının eserinin tamamlayan bir özellik taşır.


2 )CODEX (KUMAN METİNLERİ) 

Karadenizin kuzeyinde yaşayan kıpçaklardan ele geçen derli toplu en eski eser kuman metinleridir.kumanlarla ticaret yapmak isteyen italyan tüccarlara klavuz olması amacıyla ve onları hristiyan yapmak isteyen fransisken rahipleri için düzenlendiği sanılan metinler latin,gotik ve yunan harfleri ile yazılmş 82 sayfadan ibarettir.Kemal aytaç  tarafından Türkiye Türkçesine çevrilmiştir.

3) Kitabü'l idrak fi lisani'l Etrak(Türklerin dili için kitap)

Arapça,kıpçakça olan bu eser mısır kıpçakcasının en değerli eserlerindendir.Arap dilcisi gırnatalı esirüddin ebu hayyan  tarafından kahirede 14.yy başlarında (1311-1313) yazılmıştır.araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır.

4) MUHAKEMETÜ'L LÜGATEYN (İKİ DİLİN KARŞILAŞTIRILMASI)

Çağatay sahasında Türkçeye hizmet eden en önemli eserlerden biridir.Şair ve devlet adamı Ali şir nevai tarafından yazılmıştır.Yazar o devirde farsçanın Türkçeye olan baskısı,Türk ediplerinin farsçayı tercih etmeleri karşısında dayanamayarak bu kitabı yazmıştır.

5)KAMUS-I TÜRKÎ(Türkçe Sözlük)

Ansiklopedist ve dilci Şemseddin saminin 20.yy başlarında (1901)Yazdığı bir sözlüktür.Eser ,arapça farsca ve batı kaynaklı kelimeleri alfabetik bir sıra içinde toplayan zengin bir sözlüktür.































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder