14 Mart 2015 Cumartesi

ATATÜRK İLKE VE İNKİLAP DERS NOTU (2015 ) VİZE

ZARARLI CEMİYETLER 

Yunanlıların kurduğu zararlı cemiyetler ;

1 ) Mavri mira cemiyeti ; Batı Anadoluda bir rum devleti kurmayı amaçlamıştır.İstanbul patrikhanesi bu cemiyeti desteklemiştir.
2)Pontus rum cemiyeti ; Karadeniz bölgesinde bir rum devleti kurmayı amaçlamıştır.

Ermenilerin kurduğu zararlı cemiyetler ;
1 ) Etnik-i eterya cemiyeti ;Doğu Anadoluda bir ermeni devleti kurmayı amaçlamıştır.

Yahudilerin kurduğu zararlı cemiyetler ;
1) Alliance israelite cemiyeti ; Filistinde bir yahudi devleti kurmayı amaçlamıştır.

Milli varlığa düşman cemiyetler ;

  1. WİLSON PRENSİPLERİ CEMİYETİ ;En önemli üyesi Halide edip 
  2. İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ ; En öenmli üyesi Damat Ferit
  3. KÜRT TEALİ CEMİYETİ
  4. İSLAM TEALİ CEMİYETİ

BÖLGESEL AMAÇLI DERNEKLER
Türk milleti, Mondros’tan sonra başlayan işgaller üzerine haklarını savunmaya başlamıştır. Osmanlı hükümetinin olaylara kayıtsız kalması milletin harekete geçmesine neden olmuştur.Türk yurdunun parçalanmasını önlemek için çeşitli bölgelerde milli amaca hizmet edecek nitelikte mahalli cemiyetler kurulmuştur.Bu cemiyetlere genel olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri (Hakları Savunma Dernekleri) adı verilmiştir

Kuruluş Nedenleri

• İşgallere, işgalcilere ve zararlı cemiyetlere tepki,
• İşgaller karşısında padişah yönetiminin bir şeyler yapmayışı,
• Halkın kendisini bilinçli bir şekilde örgütlenerek koruma isteği.
• Milliyetçi bilincin gelişmiş olması.

Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ( 7 Kasım 1918 )

• Trakya’nın Yunanlara verileceği endişesi ile Edirne’de kurulmuştur.
• Osmanlı Devleti parçalandığı takdirde Batı Trakya ile birleşerek, Trakya Cumhuriyeti’ni kurmayı amaçlamıştır. Zamanla Kuva-i Miliye hareketine dönüşecek olan silahlı mücadeleyi esas almıştır.
• Doğu Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini önlemek ve Mavri Mira’nın zararlı faaliyetlerini önlemek amaçlarındandır.
• Mondros’tan sonra kurulan ilk direniş cemiyetidir
• Lüleburgaz, Edirne kongrelerini düzenlemişlerdir. Edirne Kongresi’nde (9-13 Mayıs 1920) TBMM’ye bağlılık kararı almıştır.

İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti (1 Aralık 1918)

• İzmir’de Nurettin Paşa tarafından kuruldu. Bu cemiyetin ilk adı “Müdafaa-i Vatan Heyeti”dir.
• İzmir’in Yunanlara verilmesini engellemek amacı ile kurulmuştur.
• Zamanla (Alaşehir Kongresinden sonra) İstanbul’da da etkinlik gösteren bu cemiyet,ulusal mücadeleye yardımcı gizli cemiyetlerle anlaşarak,Anadolu’ya silah ve cephane kaçırılması işinde yardımcı olmuştur.
• Basın yolu ile sesini duyurmaya çalışmıştır.
• İttihatçı ve Bolşevik olmakla suçlanmışlar, düzenli bir cemiyet olamamışlardır.
• Cemiyet ismini İzmir’in işgal edileceği haberinin alınması üzerine “İzmir Reddi İlhak Cemiyeti” olarak değiştirmiştir.

İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti

• İzmir’in işgali üzerine kurulmuştur. İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti işgalden bir gün önce bu ismi almıştır.
• I.ve II. Balıkesir Kongresi ile Alaşehir Kongresi’ni düzenlemişlerdir.
• Yunan işgaline fiilen karşı koymuş bir cemiyettir
• Kuvay-i Milliye hareketinin başlamasını da sağlamıştır

Kilikyalılar Cemiyeti (21 Aralık 1918)

a)İstanbul’da Ali Fuat Paşa’nın gayretleri ile kurulmuştur.
b)Adana ve çevresinin Ermenilere verilmesini engellemek ve Fransız işgalinden korumak için kurulmuştur.
c)Bölgedeki ulusal güçleri birleştirmek içim 30 Mayıs 1920’de Pozantı Kongresi’ni düzenlemiştir.

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti (12 Şubat 1919)

• Merkezi Trabzon olmak üzere Trabzon ve çevresinde Pontus Rum Devleti’nin kurulmasını engellemek için kurulmuştur.
• Erzurum Kongresinden sonra Doğu Anadolu Cemiyetinin bir şubesi haline gelmiştir

Trabzon Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti

• Trabzon ve çevresinde bağımsız bir Türk Devleti kurmak amacı ile kurulmuştur.
• İlk kurulduğunda padişaha bağlı iken daha sonra Milli Mücadele’ye katılmıştır.

Doğu Anadolu (Şark Vilayetleri) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti

• 4 Aralık 1918’de İstanbul’da kuruldu.
• Merkezi İstanbul’da bulunan bu cemiyet daha sonra Erzurum ve Elazığ da şubeler açmıştır.
• Doğuda bağımsız bir Ermeni Devleti’nin kurulmasını engellemek için kurulmuştur. Ermenilerin Doğu Anadolu'da nüfus olarak çoğunlukta olmadığını açıklamıştır.
• Cemiyet Ermenilerle mücadele etmek, Doğu illerinde Türklerin Ermenilere sayıca üstün olduğu kadar tarih, kültür ve uygarlık yönüyle de üstün olduğunu kanıtlamak için Fransızca Le Pays, Türkçe Hâdisât ve Albayrak gazetelerini çıkarmıştır.
• Cemiyet şu kararları almıştır: Kesinlikle Doğu Anadolu’dan göç edilmeyecek. Doğu illeri bir saldırıya uğrarsa birleşilecek. Bilim, din ve ekonomi alanında teşkilatlanılacak.
• Doğu Anadolu'da Türk ve Müslüman nüfusun fazla olduğunu belirtmiş ve Doğu Anadolu'nun bütünlüğünün korunmasını savunmuştur.
• Erzurum Kongresi'ni düzenlemişlerdir.
• Mustafa Kemal, Sivas Kongresinde Ulusal Dernekleri bu cemiyet aracılığı ile birleştirmiştir.
En etkili olan cemiyettir.

Milli Kongre Cemiyeti (29 Kasım 1918)

• II. Meşrutiyet döneminde Türkçülük fikrini ve Türk milliyetçiliği hareketini Milli Eğitim vasıtalarıyla yaymak amacıyla kurulan “Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti” üyeleri tarafından İstanbul’da kuruldu.
• Partiler üstü bir cemiyet olarak kurulan Milli Kongre Cemiyeti’nin amacı; Türkler hakkında dünyada yapılmış ve yapılmakta olan propagandalara yayın yoluyla karşı koymak ve Türk milletinin haklarını, tarihi vazifelerini, medeni vasıflarını belirtmekti.
• 1919 yılında Milli Kongre Türkler hakkında tanınmış yazarların sözlerini, dünya kamuoyunda Türklerin durumu ve Ermenilerin Müslümanlara yaptıkları zulümler hakkında vesikalar ve Fransızca eserler yayımlayarak etkili olmuştur.
• Türk vatanının kurtuluşu için bütün kurum ve cemiyetlerin birleşmesi gerektiğini belirtiyordu. Çünkü Türk milleti, ancak bu birlik ve dayanışmayı sağladığında başarıya ulaşacaktı
• “Kuva-yı Milliye” deyimini ilk kullanan cemiyettir.

Anadolu Kadınları Müfaaa-i Vatan Cemiyeti

• 5 Kasım 1915’te Sivas’ta kuruldu.
• Vatanın bütünlük ve bağımsızlığı uğrunda bütün Anadolu’nun birliği çalışmak gayesiyle mitingler ve kongreler düzenlemiştir.
• Vatanın savunmasında kadınların da üzerine büyük görevler düştüğünü belirterek kadınların görevlerini yapmaya hazır olduklarını vurgulamışlardır.

Gizli Karakol Cemiyeti

• İstanbul'dan Anadolu'ya silah ve Cephane kaçırılmasında önemli bir rol oynadı.

Milli Cemiyetlerin Ortak Özellikleri

• Mondros Ateşkes Antlaşmasına ve işgallere bir tepki olarak ortaya çıkmışlardır.
• Azınlıkların taşkınlıklarına karşı kurulmuşlardır.
• Cemiyetlerin tabanını çoğunlukla eski İttihatçılar oluşturmuştur.
• Cemiyetlerde “Türklük” duygusu ön plandadır.
• Cemiyetler yalnız bulundukları bölgeleri kurtarmak için kurulmuş olup programları vatanın bütünlüğü özelliğini taşımazlar (Bölgesel amaçlarla kurulmuşlardır).
• Genellikle basın ve yayın yoluyla mücadele etmişlerdir. Ancak işgallerle birlikte silahlı mücadeleye başlamışlardır.
Yayın yoluyla bulundukları bölgelerde, Türklerin çoğunlukta olduklarını dünya kamuoyuna duyurarak işgallerin haksızlığını savunmuşlardır.
• Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesine katkıda bulunmuşlardır.
• Yeni bir Türk Devleti kurma amacı taşımazlar (Trakya Paşaeli Cemiyeti hariç).
• Düşmanı belli bir süre oyalamışlardır.
• Ulusal bilincin gelişmesine, yayılmasına, canlı tutulmasına kaynak olmuşlardır.
• Halkın savaşı maddi ve manevi yönden desteklemesine öncülük etmişlerdir.
• Bu cemiyetler kendiliklerinden oluşmuşlardır. Hükümet ya da her hangi bir organın katkısı yoktur.
• Birbirlerinden kopuk ve bağımsız hareket etmişlerdir. Milli Cemiyetler; Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı ile birleştirilmiştir.
• Cemiyetler yöresel kongreler düzenleyerek siyasi ve silahlı mücadeleler yapmışlardır.
• Yararlı cemiyetlerin başlangıçtaki en büyük eksikliği merkezi bir otoriteden ve birlikten yoksun olmalarıdır. Erzurum Kongresinde giderilmeye başlayan bu eksiklik, Sivas Kongresinde bütün derneklerin bir çatı altında toplanmasıyla tamamen giderildi.
• Yararlı cemiyetler genellikle İstanbul ve çevresinde kurularak faaliyet göstermiştir. İstanbul’da kurulmalarının en önemli nedeni, devletin merkezi olmasından dolayı haberleşme ve ulaşımın kolay olmasıdır Ayrıca basın ve yayın merkezi olması da etkilidir
Cemiyetlerin hemen hemen hepsinin kuruluşunda dayandıkları nokta Wilson İlkeleri’dir.





AMASYA GENELGESİ
Amasya Genelgesi Ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması nedeniyle de Amasya Genelgesi' nin Türk tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. AMASYA GENELGESİ (BİLDİRİSİ) 21-22 Haziran 1919
Havza'daki çalışmalarını tamamladıktan sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları, 12 Haziran 1919'da Amasya'ya geçtiler. Milli Mücadele çalışmalarını sürdüren Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy birlikte Amasya Genelgesi'ni hazırladılar. Hazırlanan bildiri, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir'e sunuldu. O'nun da onayının alınmasından sonra, bildiri, 22 Haziran 1919'da tüm mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla Abdurrahman Rahmi Efendi tarafından ulaştırıldı. Amasya Genelgesi, milli mücadelenin temel gerekçe, amaç ve yöntemini ilk olarak belirtmiş oldu. Amasya Genelgesi'nin yayınlanması İstanbul'da bulunan işgal güçlerinin tepkisini çekmişti. Özellikle İngilizlerin, Mustafa Kemal'i geri getirmek için İstanbul Hükümeti üzerindeki baskıları iyice artmıştı. Mustafa Kemal, İstanbul'a dönmediği için daha sonra görevinden alınacaktır. O sırada İçişleri Bakanı olan ve Milli Mücadele'ye sıcak bakmayan Ali Kemal Bey, bir genelge yayınlayarak, Mustafa Kemal'in iyi bir asker olduğunu, fakat İngiliz baskısı sonucu görevinden alındığını duyurmuştur.
Amasya Genelgesi'nin içeriği şöyledir:
1- Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.
2- İstanbul Hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu hal, milletimizi âdeta yok olmuş göstermektedir.
3- Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Milletin içinde bulunduğu bu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
5- Anadolu'nun her bakımdan emniyetli yeri olan Sivas'ta bir kongre toplanacaktır.
6- Bunun için her ilden milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olduğu kadar çabuk yetişmek üzere yola çıkarılması gerekmektedir. Bu temsilciler, Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
7- Her ihtimale karşı, bu meselenin bir milli sır halinde tutulması ve temsilcilerin, lüzum görülen yerlerde, seyahatlerini kendilerini tanıtmadan yapmaları lazımdır.
8- Doğu illeri için, 10 Temmuz'da Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin temsilcileri de Sivas'a gelebilirlerse; Erzurum Kongresi'nin üyeleri, Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket edecektir
Amasya Genelgesi Sonrası Yaşananlar

Türkiye Tarihi'nde dönüm noktalarından birisi olan Amasya Genelgesi birçok anlamda önemli sonuçlara neden olmuştur. Bunlar;
  • Amasya Genelgesi ile Türk inkılabı adına ihtilal aşaması başlamıştır..
  • Kurtuluş Savaşı için gerekçe, amaç ve yöntem ortaya koyulmuştur.
  • İlk defa milli egemenliğe dayalı bir yönetimin oluşturulması gerektiğine dair bir fikirden bahsedilmiştir.
  • İstanbul Hükümeti artık yok sayılmıştır.
  • Türk Milletine İstanbul ve Anadolu'daki işgalcilere karşı mücadele için çağrı yapılmıştır.
  • Amasya Genelgesi ile birlikte artık padişah, halifelik manda - himaye fikirlerinin yerini milliyetçilik ve millet fikirleri almıştır.
  • Temsil Heyeti'nin oluşturulması konusunda fikir belirtilmiştir.
  • Amasya Genelgesi ile birlikte ilk defa kurtuluş direnişi yazılı hale getirilmiştir.
  • Müdafayi Hukuk Cemiyetleri'nin birleştirilmesi için Sivas'ta bir kongre toplanması kararı alınmıştır.
  • Ordunun terhis edilmemesi kararı alınmıştır.
  • Amasya Genelgesi ile birlikte Kurtuluş Savaşı resmen ilan edilmiştir.

Genelgeler ve Kongreler

A. GENELGELER ve KONGRELER
1. Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919)
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Milli Mücadele hareketini başlatmak üzere Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı. 28 Mayıs 1919’da Havza Genelgesi’ni yayınladı. Genelgede; İstanbul’daki işgal komutanlıklarına ve hükümet çevrelerine işgalleri kınayan protesto telgraflarının çekilmesini, yurt genelinde protesto mitinglerinin yapılmasını istedi. Mustafa Kemal bu genelge ile milletin işgaller konusunda bilinçlenmesini ve tepki göstermesini sağlamayı hedeflemiştir.
2. Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)
Havza’dan Amasya’ya gelen Mustafa Kemal burada Ali Fuat Paşa, Refet Bey ve Rauf Beylerle görüşerek Amasya Genelgesi’ni yayınladı.
Genelge’de;
a.       Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
b.      İstanbul Hükümeti üzerine düşen görevleri yerine getirememekte, bu durum milleti yok gibi göstermektedir.
c.       Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
d.      Milletin haklarını savunmak ve sesini dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak milli bir heyet kurulmalıdır.
e.       Bunun için Anadolu’nun en güvenli yeri Sivas’ta milli bir kongre yapılacaktır. Kongreye katılmak üzere her ilden milletin güvenini kazanmış üç delege seçilerek gizlice Sivas’a geleceklerdir.
kararları alınmıştır.
Amasya Genelgesi ile;
a.       Halk işgallere ve bölünmeye karşı uyarılmıştır (a).
b.      Milli Mücadele’nin amacı, gerekçesi ve yöntemi belirlenmiştir (b, c).
c.       İstanbul Hükümeti yok sayılmıştır (b).
d.      Millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetimin kurulacağı belirtilmiştir (c).
e.       Bir hükümet gibi çalışacak olan Temsil Heyeti’nin kurulması kararlaştırılmıştır.
İstanbul Hükümeti Amasya Genelgesi’ni hoş karşılamadı. İtilaf Devletleri’nin de baskısıyla Mustafa Kemal İstanbul’a geri çağrıldı. Mustafa Kemal Paşa bir süre oyalamaya çalıştıysa da sonunda askerlik görevinden istifa etti. Ancak yolundan dönmedi.
3. Erzurum Kongresi (24 Temmuz - 7 Ağustos 1919)
Mustafa Kemal Amasya Genelgesi’nden sonra Doğu Anadolu’nun Ermenilere karşı savunulması amacıyla Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından toplanmakta olan Erzurum Kongresi’ne katıldı. Kongreye başkan seçilen Mustafa Kemal bölgesel amaçla toplanan kongreden milli kararlar çıkmasını sağladı.
Kongrede alınan kararlar şunlardır:
a.       Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
b.      Yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde millet hep birlikte savunmaya geçecektir.
c.       İstanbul Hükümeti vatanı savunamazsa geçici bir hükümet kurulacaktır. Hükümet üyeleri milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamışsa şimdilik bu işi Temsil Heyeti yapacaktır.
d.      Kuva-yı Milliye’yi amil (etken), milli kuvvetleri hakim kılmak esastır.
e.       Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilemez.
f.       Manda ve himaye kabul edilemez.
g.      Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanması ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesi için çalışılacaktır.
Erzurum Kongresi kararları ile;
·         İlk kez milli sınırlar ifadesi kullanılmıştır (a).
·         Tam bağımsızlıktan yana karar alınmıştır(f).
·         Millet egemenliğine dayalı yeni bir yönetimin kurulacağı ifade edilmiştir (d).
·         Azınlıklara tanınan ayrıcalıklara karşı çıkılmıştır (e).
Kongre sonunda alınan kararları yürütmek üzere Temsil Heyeti oluşturuldu; başkanlığına da Mustafa Kemal getirildi.
4. Sivas Kongresi (4 - 11 Eylül 1919)
Amasya Genelgesi gereği yurt genelinden seçilen temsilcilerin katılımıyla Sivas Kongresi toplandı. Kongre; toplanış amacı, şekli ve alınan kararlar bakımından milli kongredir. Kongre sonunda;
a.       Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilerek Milli Mücadele hareketinin tek elden yürütülmesi sağlandı.
b.      Manda ve himaye kesin olarak reddedilerek tam bağımsızlıktan yana karar alındı.
c.       Erzurum Kongresi kararları tüm yurdu kapsayacak şekilde genişletilerek aynen kabul edildi.
d.      Temsil Heyeti’nin üye sayısı artırılarak yeniden oluşturuldu. Tüm yurdu temsil etmesi ve bir hükümet gibi çalışması kararlaştırıldı. Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. Temsil Heyeti Ali Fuat Paşa’yı Batı Anadolu’daki Kuva-yı Milliye Komutanlığı’na getirerek yürütme yetkisini kullandı.
5. Osmanlı Hükümetleri ve Temsil Heyeti
İstanbul’daki Damat Ferit Paşa Hükümeti, İtilaf Devletleri’nin de baskısıyla Milli Mücadele hareketine karşı olumsuz hareketlere girişti. Sivas Kongresi’nin toplanmasını engellemek için çalıştı. Mustafa Kemal’in tutuklanması için emir çıkardı. Ancak başarılı olamadı.
Mustafa Kemal Sivas Kongresi sonunda Temsil Heyeti’nin de onayını alarak padişahla doğrudan görüşmek istedi. Ancak Damat Ferit Paşa bunu engelledi. Bunun üzerine meşru bir hükümet kuruluncaya kadar İstanbul’la Anadolu arasındaki ilişkilerin kesilmesi kararlaştırıldı. Bunun üzerine Damat Ferit Paşa istifa etmek zorunda kaldı. Yerine daha ılımlı olan Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu.
Bu durum Temsil Heyeti’nin İstanbul Hükümeti’ne karşı kazandığı ilk siyasi başarıdır. Ayrıca İstanbul’un Anadolu’ya bağımlı olduğu ispatlanmıştır.
Ali Rıza Paşa Mustafa Kemal’le görüşmek üzere Salih Paşa’yı Amasya’ya gönderdi. 20 - 22 Ekim 1919’da yapılan görüşmeler sonunda Amasya Protokolü imzalandı. Buna göre;
a.       Türk vatanının bütünlüğü ve bağımsızlığı korunacaktır.
b.      Azınlıklara ayrıcalık verilmeyecektir.
c.       Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin hukuki varlığı tanınacaktır.
d.      Temsil Heyeti’nin görüşleri alınmadan barış görüşmeleri yapılmayacaktır.
e.       Mebuslar Meclisi toplanacak, milletvekili seçimleri serbestçe yapılacak, meclis İstanbul dışında güvenli bir yerde toplanacaktır.
Amasya görüşmeleri ile İstanbul Hükümeti Temsil Heyeti’nin varlığını ve gücünü resmen kabul etmiş oldu. Buna rağmen hükümet, alınan kararlardan Mebuslar Meclisi’nin toplaması dışındakileri kabul etmedi.
6. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi, Misak-ı Milli Kararları ve İstanbul’un İşgali
Amasya Görüşmeleri’nden sonra Mebuslar Meclisi’nin toplanması için hazırlıklar başladı. Seçimler yapıldı. İtilaf Devletleri meclisin aleyhlerinde karar alamayacağını ve hazırlayacakları barış antlaşmasını meclise onaylatacaklarını düşünerek meclisin toplanmasına karışmadılar.
Bu arada Mustafa Kemal Temsil Heyeti ile birlikte Ankara’ya gelerek burayı Milli Mücadelenin merkezi haline getirdi (27 Aralık 1919). Bunda; Ankara’nın Türkiye’nin ortasında, Batı Cephesi ve İstanbul’a yakın olması, ulaşım ve haberleşme imkan­larının fazla olması, güvenli bir yer olması etkili oldu. Mustafa Kemal burada İstanbul’a giden milletvekilleri ile görüşerek onlardan milli kararlar almalarını istedi.
Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920’de toplandı. 28 Ocak 1920’de de Misak-ı Milli kararlarını aldı. Buna göre,
a.       Mondros imzalandığı sırada işgal edilmemiş olan ve Türklerin çoğunlukta yaşadığı topraklar bir bütündür parçalanamaz. Arap illerinin geleceği orada yaşayan halkın vereceği kararla belirlenecektir.
b.      Kars, Ardahan ve Batum ’da yeniden halk oylaması yapılabilir. Batı Trakya’nın geleceği de burada yaşayan halkın oyları ile belirlenmelidir
c.       İstanbul’un güvenliği sağlanırsa Boğazlar dünya ticaretine açılabilir. Bu konuda ilgili devletlerin görüşleri de alınacaktır.
d.      Azınlık hakları komşu ülkelerdeki Türk ve Müslümanlara verilen haklar kadar olacaktır.
e.       Milli ve ekonomik gelişmemizi engelleyen siyasi, adli ve hukuki sınırlamalar kaldırılmalıdır. Osmanlı borçları ödenecektir.
Misak-ı Milli Kararları ile Türk vatanının sınırları belirlenmiş, Türk milletinin asgari hakları istenmiştir. Erzurum ve Sivas Kongresi’nde alınan kararlar kabul edilerek hukuki bir nitelik kazandırılmıştır.
Misak-ı Milli kararları ile azınlık hakları, Boğazlar, kapitülasyonlar ve dış borçlar konusu gündeme getirilmiştir.
İtilaf Devletleri alınan kararları hoş karşılamadılar. Önce hükümete baskı yaparak kararları değiştirmeye çalıştılar. Başarılı olamayınca da İstanbul’u resmen işgal ederek meclisi dağıttılar. Milli Mücadele yanlısı vekilleri tutuklamaya başladılar. İtilaf Devletleri bu hareketleri ile Türk milletinin istek ve kararlarını dikkate almadıklarını göstermişlerdir.
Mustafa Kemal işgal hareketini dünya kamuoyu önünde protesto etti. İstanbul’daki tutuklamalara karşı Anadolu’daki İtilaf Devleti subaylarının tutuklanmasını istedi. Ayrıca padişah halifenin baskı altında olduğunu, bu nedenle mücadeleyi onun adına yürüttüğünü söyleme imkanı buldu. Yeni meclisin Ankara’da toplanacağını, bu nedenle her ilden beş milletvekilini seçilerek derhal Ankara’ya gelmesini istedi. Mebuslar Meclisi’nin kapatılması ve İstanbul’un işgali TBMM’nin açılmasını kolaylaştırmıştır.


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ( 23 NİSAN 1920)

İstanbul'un İtilaf Devletlerince resmen işgalinden sonra Mustafa Kemal bir genelde yayınlayacak Ankara'da milli iradeyi temsil eden bir kurulun derhal toplanmasını istedi. Seçimler yenilenerek 23 Nisan 1920'de T.B.M.M açıldı. İlk meclisin milletvekillerini İstanbul'dan gelenler ve yeni seçilenler oluşturuyordu. Her meslekten milletvekilleri mevcuttu.

TBMM'nin aldığı kararlar şunlardır:

1. TBMM'nin üstünde bir güç yoktur.
2. T.B.M.M kanun yapma yürütme ve yargı yetkisine sahiptir.
3. Ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak esastır.
4. Geçici hükümet başkanı veya padişah vekili tayin etmek gereksizdir.
5. Hükümet kurulması gerekir.
6. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır ve hükümet işlerini meclis içinden seçilecek bir kurul yürütecektir.
7. Saltanat ve halifelik makamlarının geleceği meclis tarafından belirlenecektir...

Yeni Meclisin Özelliklerini de şu şekilde belirtebiliriz:

1. Farklı düşünce ve çevreden gelen vekillerin ortak amacı ülkenin düşman işgalinden kurtarılmasıdır.
2. Olağanüstü yetkilere sahip kurucu meclis niteliğindedir.
3. Yasama yürütme ve yargı yetkilerine sahiptir.
4. Meclise karşı her hareket ve ayaklanmaları önlemek için İstiklal Mahkemeleri kuruldu. 5. Bunda devlet otoritesini gerçekleştirme Kuva-i Milliye'ye olan güvenini sarsmama ve cezaları geciktirmeden kısa sürede verme amacı güdülmüştür.
6. Üyelerini seçimle belirlediği için demokratik karakterdedir. Azınlık unsurlarına yer vermediği içinde milli bir meclistir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder